BU BEN MİYİM?

30 Temmuz 2013 Salı
Mustafa GÜNDOĞAN mustafagundogan64@hotmail.com

BU BEN MİYİM?

(Herkesin Kendine Sorması Gereken Soru)

Beşeri ilişkiler yani insan ilişkilerinin dayandığı temel felsefe karşılıklı saygı sevgi aynı zamanda da karşılıksız menfaat ilişkilerine dayanır sanıyordum… ta aklım başıma gelene kadar. Aklım başına gelene kadar dedim, diyebilirsiniz ki sende akıl yok muydu? Şimdiye kadar. Doğrusunu isterseniz bende var sanıyordum, ama yanılmışım mı? Acaba. Çocukluğumda hayat bana öyle şirin görünüyordu ki; anlatamam. Her şey tozpembe, her şey hoş, her şey güzeldi ki ta bugünlere gelene kadar. Okul zamanlarımda herkes bana senin o gülüşün yüzünden hiç eksik olmasın, devamlı gülümse diyorlardı. Ama o zamanlar taa düne kadar herkese sadaka gibi gülücük dağıtıyordum. Yüzüm devamlı gülüyordu. Bir tebessümün bile sadaka olduğuna inanıyordum. Sırıtma nedir? Bilmezdim. Bana tebessümle bakana ben kahkaha ile karşılık verirdim. Ama şimdi öyle mi? Tebessüm nedir? Gülümseme nedir? Kahkaha nedir? Bir bilen var mı? Biri bana tarif etsin. Hepsi eski dostlarımdı bunlar benim. Arada bir hatırlasam da yüreğim cız ederek bu eski dostlarımı, yarına gülerek bakamıyorum artık.

Şimdi gülmek de bana yakışmıyor, ya da ben gülmeyi beceremiyorum. İçimde bir sürü sıkıntı ile boğuşurken gülmek benim neyime diyorum. Eskiden birçok dostum arardı beni, belki şimdi de arıyordur ama kendimi çok yalnız hissediyorum. Gözlerime söz geçiremiyorum önceden herkesi kendime çok yakın görürdüm. Herkesi samimi, herkesi candan, canandan daha yakın görüyordum kendime, şimdi öyle mi? Belki de ben yanılıyorum dur? Gözlerim ürkek bakıyor, dostlarıma sebebini anlayamıyorum. En yakınım ile bile aramızda kilometrelerce mesafeler var. Bir türlü ulaşamıyorum. Haykırıyorum sesimi duyuramıyorum. Söylüyorum sözümü dinletemiyorum. Çünkü aramızda kilometrelerce mesafe var. Acaba bir ben miyim? Diyorum. Kimi dinlesem hep aynı hikâye. Demek ki; bir ben değilmişim deyip seviniyorum. Ama kendi özüme döndüğümde, kendimle baş başa kaldığımda aldığım nefes bile boğazıma düğümlenip kalıyor. Sonuç yine hüsran aslına bakarsanız hiç sevmem böyle şeyleri anlatmayı. Ama içimdeki karbondioksitin atılması gerekiyor. Oksijene ihtiyacım var. Benim gibi oksijene ihtiyacı olanların hislerine tercüman olma bakımından anlatıyorum. Anlatılacak daha çok şey var aslına bakarsanız.

Şimdi aldığım nefes bile acı veriyor. Gözüm seğiriyor. Dostlarıma bakarken. Belki sende benim gibisin, bende sen gibi. Evin içinde kendimi hapsediyorum dört duvar arasına. Ceza müebbet midir? iyi halden beraat mıdır? Kalemi kıran ceza infazının kesinleşme müddetini henüz tebliğ etmedi.

Başımı iki elimin arasına alarak bir nefes alıp sonra yavaş yavaş ufka doğru bakıyorum. Yarabbim; bu bir rüya mı? Yoksa gerçek mi? Gerçekten BU BEN MİYİM? Beşeri ilişkileri candan sanırdım. Mesafelerimiz kilometrelerce uzakta olsa da. Kara tren hafta da iki gün Mezitler İstasyonuna mektuplarımızı getirirdi. Üç beş köy toplanırdık. Aşağı ki makastan kara tren düdüğünü çalarak üçüncü yola girdimi. Hepimizde tatlı bir heyacan maden yükleme rampasının olduğu yerdeki su pompasının bulunduğu yere doğru kara trenden önce koşardık. Sonra kara tren yavaş yavaş su alacağı yere gelip durduğunda iple bağlı bir demet mektup biletçi tarafından istasyon müdürüne uzatılırdı. O da birimize mektupları verirdi dağıt diye. Herkes te bir sessizlik. Uzaktaki yakınından gelecek bir mektubun okunmasını nefes almadan beklerdi. Sonra zarflar teker teker okunurdu. Mektubu gelenler sevinçlerini evdekilerle paylaşmak üzere köyüne doğru yola çıkardı. Orada Küçükler, Mezitler, Işıklar Köyü mektupları dağıtılırdı. Mektubu gelmeyenler ise bir sonraki sefere umut bağlarlardı.

Şimdi telefon, faks, internet, cep telefonu, 3G, vs.vs. bir sürü iletişim aracı var. Gelen mektuplarda satır KESTANE KEBAP, ACELE CEVAP” diye biterdi. Şimdi ise telefonlarımız çaldı mı? içimiz cız ediyor, birileri bir şey isteyecek diye. Telefon kapadığında her hangi bir şey istenmedimi derin bir oh çekiyoruz. Ya da telefonda anamız, babamız, kardeşimiz yada yakınlarımızdan biri size geleceğiz derler diye neredeyse yüreğimiz ağzımıza gelecek. Anamızdan, babamızdan, kardeşimizden kaçar olduk. Niye böyle olduk. Kendimi asla soyutlamıyorum, çünkü hepimiz böyleyiz.

Birde eski muhabbetler vardı. Şakalar vardı. Ne kadar şaka yaparsanız yapın kimse gücenmezdi. Kimse birbirini kırmazdı. Maalesef bugün kimse burnundan kıl aldırmıyor. Hiç kimse bir başkasını hazmedemiyor. Nereden nereye. Bunun sebebi ekonomik mi? Yoksa beşeri münasebetlerin pamuk ipliğine bağlı hale gelmesi mi? Siz karar verin. Ben kendime şimdi soruyorum BU BEN MİYİM? Diye. Çünkü bende toplumu bu hale getiren fertlerden biriyim.

Mustafa Gündoğan



Bu haberde sizin de yorumunuz yayınlanabilir! Lütfen üye girişi yaparak bir yorum gönderin.
Yorum gönderebilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Üye Girişi | Üye Ol
Toplam (0) adet yorum eklenmiştir.


Dursunbey'de 4 yıllık Üniversite İhtiyaç mı ?


Bir rivayette Buhari şu ziyadede bulundu: "Resulullah (sav) hastalığı sırasında: "Ben, yarın neredeyim? Ben, yarın neredeyim?" diye sorarak Hz. Aişe'nin yanında kalacağı günü öğrenmek istedi. Zevceleri, dilediği yerde kalma izni verdiler. Hz. Aişe der ki: "Aleyhissalatu vesselam, benim hücremde ve normal olarak bana uğramakta olduğu günde vefat ettiler. Ayrıca Aziz ve Celil olan Allah onun ruh-u şeriflerini kabzettiği vakit, mübarek başları ciğerimle boğazım arasında (göğsümde) (yaslanmış vaziyette) idi. Tükrüğü de tükrüğüme karışmıştı. Aleyhissalatu vesselam'ın hastalığı sırasında birara, (kardeşim) Abdurrahman İbnu Ebi Bekr (ra) içeri girdi, elinde bir misvak vardı, dişlerini misvaklıyordu. Resulullah (sav) o misvağa baktı. "Ver o misvağı bana!" dedim. O da verdi. Dişlerimle kemirip yonttum ve ucunu geverek (yumuşatıp) Aleyhissalatu vesselam'a uzattım. Resulullah, başı göğsüme yaslı vaziyette onunla dişlerini misvakladı."

Buhari, Megazi 83, Vudu 45, Ezan 39, 46, 47, 51, 67, 68, 70, Hibe 14, Humus 4, Enbiya 19, Tıbb 21, İ

Dursunbey için namaz vakitleri. İmsak: Güneş: Öğle: İkindi: Akşam: Yatsı:
Takımlar O G B M P
1Galatasaray30263181
2Fenerbahçe30254179
3Trabzonspor301541149
4Beşiktaş301441246
5Kasımpaşa301271143
6Rams Başakşehir FK301261242
7Çaykur Rizespor301261242
8Bitexen Antalyaspor301011941
9Yukatel Adana Demirspor30912939
10Corendon Alanyaspor30912939
11 EMS Yapı Sivasspor309111038
12 Yılport Samsunspor301061436
13Mondihome Kayserispor301091136
14MKE Ankaragücü307121133
15Atakaş Hatayspor307121133
16Tümosan Konyaspor307121133
17Gaziantep30871531
18Vavacars Karagümrük30791430
19Siltaş Yapı Pendikspor30781529
20Istanbulspor AS30372013
Şampiyonlar Ligi
UEFA Kupası
Küme Düşenler
BIST
2.007,55
Dolar
13,8288
Euro
15,6364
Altın
795,6600
Copyright © 2010 Dursunbey.com - Tüm Hakları Saklıdır | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.