Acıkta Çocuklarımız Çalışsın

09 Ekim 2011 Pazar
Mustafa GÜNDOĞAN mustafagundogan64@hotmail.com

BİR ARTI BİR… SONRA GÜLE GÜLE

Yıllardır ülkemizde işsizlikten yakınır dururuz. Önce hükümetlere, olmadı devlete demediğimiz kalmaz. Neden? Devlet ya da hükümet  ne derseniz deyin çocuğumuzu işe almamıştır da ondan yakınır dururuz. Yakınmakta ne derece haklıyız. Türkiye’nin acı gerçeklerini sayarken en başta işsizlik, terör ve ekonomik sıkıntılar gelmektedir. Aslında bu durumdan hepimiz şikayetçiyiz. Daha bir çok acı gerçeğimiz var. Ama yukarıda belirttiğim sebepler en başta gelenleridir..

Biraz gerçekçi olalım, yıllardır devlet kapısında bir dilim ekmek için aramadığımız iş, girmediğimiz sınav kalmadı. Kimimiz ama öyle, ama böyle bir devlet işine girdik. Devlet kapısında iş bulanlar şanslı, bulamayanlar ise aramaya devam dedik. 1999 yılına kadar KPSS diye bir şey yoktu. Her kurum alacağı memuru kendisi belirleyerek sınavını yapar ve işe alırdı. Ama yanılmıyorsam ilk KPSS 1999 yılında yapıldı. Bu sınav yapılana kadar devlet dairelerinin ilan panoları, gazeteler ilan sayfaları işsizlerin abone oldukları yerlerdi. Çünkü ben kendim de aynı  durumları yaşadığımdan çok iyi biliyorum.  Belki de KPSS işe alımlarda büyük ölçüde şeffaflığı sağlamıştır. 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren zorunlu öğretimin sekiz yıla çıkması ile birlikte üniversitelere girebilmek için dershane endüstrisinin gelişmesi ile birlikte yüksek öğretimde okuyan öğrencilerin sayısı bir hayli artmıştır.

Tekrar baştan alırsak, devlet dairesinde işe başlayanlar şanslı demiştik. Elbette şanslılar çünkü; sosyal güvenlik kuruluşu garantisi var, emeklilik garantisi var, iş garantisi var. Aradan üç beş yıl geçiyor bu defa başlıyoruz işten şikayet etmeye, maaşlardan şikayet etmeye ve en sonunda da işi beğenmemeye başlıyoruz. Aslında işe girmeden önce ne iş olursa yapıyorduk, parası az olsun ama yeterki bir işim olsun diyorduk.  Belkide işi beğenmeyenlerin yerine dışarıdaki işsizlerde girebilmek için işe girenlerin daha önce dediklerini onlarda söylüyorlardır. Tıpkı işe girenlerin daha önceden söyledikleri gibi.

Ülkemizin gerçeklerini göz ardı edemeyiz. 1980’lerden önce işe girenlerin öğretmenler, doktorlar, mühendisler veya daha üst meslek kuruluşlarına tabi personel haricindekilerin eğitim düzeyi büyük çoğunlukla o günün şartlarıyla ortaokul seviyesindedir yada en fazla lise mezunudur. O zaman işe girenler den bugün halen çalışanlar mesleklerinde 30-35 yıllarını doldurmuşlardır. Devlet dairelerimizin bir çoğunda mesleklerinde 30-35 yılını dolduranları hepimiz görmüşüzdür. Allah hepisine uzun ömür ve sağlık versin. Bunca yıl bu devlete hizmet etmişlerdir. Ama artık bu durumda olan büyüklerimizin yerlerini çocuklarımıza bırakma zamanı gelipte geçmektedir.  Her yıl üniversitelerimizden binlerce çocuğumuz mezun olmaktadır. Niye o kadar zahmet çekip, o kadar masraf edip üniversitelerde okutuyoruz. Üniversite olsun lise olsun isterse ilköğretim olsun çocuklarımız neden iş bulamıyorlar.

Diyeceksiniz ki; devlet dairesinde üç beş kişi 30-35 yılını dolduran var onlar emekli olunca iş bulacaklar. Belki hayır ama bir kişinin yerine birimizin çocuğu girecek. Bin kişinin yerine bin kişi işe girip üç bin kişi ekmek yiyecek. Benim tanıdığım çok kişi var ki; kendisi hizmette sınır tanımayanlardan 30-35 yılını geride bırakmış, diyorki çocuğumu işe yerleştirip öyle emekli olayım. Eğer çocuğunun işe girmesini istiyorsan önce kendin kadro boşaltacaksın, sonra devletten çocuğun için iş isteyeceksin. Bu benim görüşüm. Herkesin görüşüne de saygı duyarım.  Burada devletimize de görev düşmektedir. Türkiye gerçeklerini öne sürüp emeklilikte 1999 yılında başlayan 2002 yılında yapılan düzenlemelerle belli yaş hadleri getirilmiştir. Bu yaş hadleri dışında kalıpta emekliliğini dolduran istedikleri gün emekli olma hakkına sahip binlerce kişi varki bunların yerine bir üniversite mezunu birçok gencimiz pekala işe girebilir. İşte bu durumda olanları derhal ve hizmette 25 yılını dolduranlara da 1 yıl veya 2 yıl gibi bir süre tanıyıp emekli edilmelidir. Yoksa milyonlarca işsiz sayımız her geçen gün artmaktadır. Ayrıca devlet özel teşebbüsü özendirecek şekilde ekonomik desteklerle gençlerimize çeşitli iş imkanları yaratmalarına yardımcı olmalıdır. Bu gün tarım ve hayvancılıkta teşvik primleri verilmektedir. Bunlar daha da geliştirilmeli kapsamları genişletilmelidir. Ancak bu şekilde devlet kapısında iş arayanlarımızın sayısı azaltabiliriz.

Fazla derinlere inmek istemiyorum. Çocuklarımıza iş arıyorsak, önce kendimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Eğer görevimizi tamamladıysak yerlerimizi lütfen geriden gelen işsiz gençlerimize bırakalım, onlarda kendi çocuklarına bıraksınlar. Yoksa devlete küsmeye kimsenin hakkı yoktur. 04.03.2011

Mustafa Gündoğan



Bu haberde sizin de yorumunuz yayınlanabilir! Lütfen üye girişi yaparak bir yorum gönderin.
Yorum gönderebilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Üye Girişi | Üye Ol
Toplam (0) adet yorum eklenmiştir.


Dursunbey'de 4 yıllık Üniversite İhtiyaç mı ?


Resulullah (sav) buyurdular ki: "Güneşin doğmasından ve batmasından önce namaz kılan hiç kimse ateşe girmeyecektir. -Burada sabah ve ikindi namazları kastedilir.-"

Müslim, Mesacid 213, (634); Ebu Davud, Salat 9, (427); Nesai, Salat 21, (1, 241)

Dursunbey için namaz vakitleri. İmsak: Güneş: Öğle: İkindi: Akşam: Yatsı:
Takımlar O G B M P
1Galatasaray33293190
2Fenerbahçe33275186
3Trabzonspor331741255
4Beşiktaş331561251
5Rams Başakşehir FK331471249
6Çaykur Rizespor331461348
7Kasımpaşa331371346
8Bitexen Antalyaspor3311121045
9Corendon Alanyaspor3311121045
10 EMS Yapı Sivasspor3311121045
11Yukatel Adana Demirspor339141041
12 Yılport Samsunspor331091439
13MKE Ankaragücü338131237
14Mondihome Kayserispor3310101337
15Tümosan Konyaspor338121336
16Gaziantep33971734
17Vavacars Karagümrük33891633
18Atakaş Hatayspor337121433
19Siltaş Yapı Pendikspor33791730
20Istanbulspor AS33472216
Şampiyonlar Ligi
UEFA Kupası
Küme Düşenler
BIST
2.007,55
Dolar
13,8288
Euro
15,6364
Altın
795,6600
Copyright © 2010 Dursunbey.com - Tüm Hakları Saklıdır | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.