Türklüğümüzü Kaybetmeyelim

15 Ocak 2013 Salı
Faruk BALCI

Biz Türk Milleti olarak büyük bir tarihi, dünyada iz bırakan hizmetleri ve geniş bir kültürü olan şanslı insanlarız. Şan ve şerefimizi korumak, bizleri bugünleri emanet eden atalarımıza karşı bir namus borcumuzdur. Tarihini bilmek ve gelecek nesillere öğretmek, Türk tarihinde büyük hizmetleri bulunan atalarımızı unutturmamak için herkese görev düşmektedir. Namus biz Türkler için önemli bir erdem iken; tarihine küfreden, soyunu inkâr eden, Türk büyüklerini unutturmak için son günlerde yoğun olarak çalışan şerefsiz,  namussuz ve kişiliksiz şahıslarla uğraşmakta bizim bir görevimizdir.

Bizler Türk tarihine, kültürüne ve şahsiyetlerimize sahip çıkmadığımızdan, başkaları tarafından açıkça çalınmak istenmektedir. Türk kahvesi, Türk yemekleri, Karagöz ve Hacivat, batı komşumuz Yunanistan tarafından sahiplenilmektedir. Sessiz kaldığımız müddetçe kültürel değerlerimizi, başka topluluklar kapıp kendi adlarına tescil ettirmektedirler.

Çanakkale’de ki Yahya Çavuş’u, İstanbul’un fethindeki Ulubatlı Hasan’ı Mevlana’yı, Dede Korkut’u, Nasrettin Hoca’yı, Mete’yi, Alparslan’ı, Kanuni’yi, Abdülhamid’i, Atatürk’ü anlatmazsanız; sömürgeci topluluklar kendi şahsiyetlerini size lider diye kabul ettirirler. Bir zamanlar Amerika, Almanya, Rus ve Çin liderlerini, kendi tarihi şahsiyetlerinden üstün tutup mücadele edenleri gördük. Stalin, Mao, Hitler vb. şahıslar, yukarıda saydığımız kendi Türk büyüklerimizin tırnağı bile olamazlar. Amerika, Rusya, Avrupa veya Uzakdoğu devletleri zorlamalarla kendilerine bir-iki tane şahsiyet meydana getirmeye çalışıyorlar. Oysa bizim her dönemde gurur duyduğumuz bir ceddimiz var.

Bu gidişle Türklüğüne ihanet eden bir toplum olacağız. Çünkü kendimizi, bizim olan şeyleri tanımıyor ve ne yazık ki beğenmiyoruz. Özellikle Avrupa ve Amerika’nın kültürel değerleri bize daha cazip geliyor. Türk kahvesini unutup neskafeyi daha çok içmeye başladık. Lahmacun ve kaşarlı pideyi yemeyi görgüsüzlük, pizza yemeği medenilik olarak insanlara sunmaya başladılar. Türk yemek kültürü içerisinde önemli bir yer tutan et yemeklerimizi bırakıp hamburger ve kola ile karnımızı doyurmaya başladık.

Gurur duyacak bir tarihimiz olmasına rağmen; televizyon dizileri ile tarihimizden utanç duymamız için birtakım çevreler planlı olarak çalışıyorlar. Sözde medeni batıya benzemeye çalışıyoruz. Dilimizi yoksullaştırarak, kültür ve geleneklerimizi unutarak ve yozlaştırarak, birbirimizle iletişim kurmaktan uzaklaşarak, ellerimizde cep telefonları, altımızda son model motosiklet ve spor arabalar (tabi Amerikan, Avrupalı ve Japon markalar) kullanarak giderek daha çok sömürülen ve sömürgeleştirilen bir ülke haline gelmeye başladık.

Avrupa ve Amerika’nın milyon dolarlar harcayarak dünyaya sunduğu filim kahramanlarına hayranlıkla bakılmaya başlandı. Amerika gibi ülkeler bu filmler ile kendi sahte kahramanlarını ortaya çıkarmaya çalışırken, bizde ağzımız açık onları izliyoruz. Rambo’nun yaptıkları kahramanlık olurken, Karamurat veya Malkoçoğlu’nun filmlerini abartılı bularak izlemiyoruz. Halbuki bu bizim kahramanlarımız gerçek tarihi şahsiyetlerdir.

Görevini layıkıyla yapamayan ve tarihimizi olayların geçtiği zamandaki rakamlarla öğrencilere ezberletip öğreten tarihçiler başta olmak üzere birçok kişinin çalışmalarını yeniden gözden geçirmesi gerekir. Çünkü bizler nefret ettiren değil, sevdiren ve gurur duyduracak çalışmaları yapmazsak; Türklüğün düşmanları ortamı daha güzel değerlendirecekler. Bilge Kağan binlerce yıl önce ne güzel söylemiş:

 

“Ey Türk! Titre ve Kendine Dön.”

https://www.dursunbey.com/turklugumuzu-kaybetmeyelim-ky149.html